MURAT FİLM - FİLMCİLİK VE REKLAMCILIK LTD. ŞTİ. SÜREYYA DURU TARAFINDAN İSTANBUL’DA KURULMUŞ OLUP, YEŞİLÇAM VE TÜRK SİNEMASINA ÖNEMLİ YAPITLAR KAZANDIRMIŞTIR.
1930 Samsun da doğan yönetmen Süreyya Duru, Türk sinemasının ilklerinden yapımcı Naci Duru’nun oğludur. 1940’lı yıllarda Samsun’da bir kilisenin sinemaya dönüştürülmesiyle, Naci ve Nazif kardeşler tarafından başlatılan yolculuk, önce Nazif Beyin daha sonra abisi Naci Beyin İstanbul’a yerleşmeleriyle devam etmiştir. Nazif Bey Atlas Film’i 1946, Naci Bey Duru Film’i 1948 yıllarında kurmuştur.
1974 yılında Vedat Türkali’nin senaryolaştırdığı “Bedrana” filmi, kırsal bölge yapıtlarının öncüsü olmuştur. Süreyya Duru, Duru Film de prodüktör amiri olarak görev almış, Orhon Arıburnu, Lütfi Akad, Atıf Yılmaz gibi yönetmenlerle çalışmıştır. 1957 yılında oğlunun adını verdiği şirketi Murat Film’i Kurmuştur. Kendisinin ilk yönetmenliğini yaptığı “İstanbul’da Aşk Başkadır” filmini 1961 yılında çekmiştir. 1966 yılında karikatürden uyarlama tarihsel macera dizisinin ilk örneği olan “Malkoçoğlu”nu seyirci ile buluşturur.
1974 yılında Bekir Yıldız’ın öykülerinden, Vedat Türkali’nin senaryolaştırdığı “Bedrana” filmi ile toplumsal sorunlara değinerek büyük bir sinemasal başarı sağlar. “Gerçekçiliğin Yeni Zaferi” olarak nitelendirilen film gerek yurt içinde gerek yurt dışında çeşitli ödüller kazanır. Film kırsal bölge yapıtlarının öncülüğünü yapmıştır. 1975 yılında Bekir Yıldız ve Vedat Türkali ile tekrar bir araya gelerek, kendisinin ve Türk Sinemasının başyapıtlarından biri olan “Kara Çarşaflı Gelin”i çeker.“Ada” yapıtı, üstadın büyük bir olgunluk döneminde olduğunu göstermekteydi. Gerçekciliğe yakın yarı belgesel prototipini en iyi şekilde kullanır. Film 3 kez sansüre takılır, sonunda danıştay kararı ile gösterim iznini alır ve 1977 de 14. Antalya Altın Portakal Film Festivalinde “En İyi Film”, “En İyi Kadın Oyuncu, (Semra Özdamar)” ve “En İyi Senaryo” ödüllerini kazanır.
Süreyya Duru’nun son filmi, Peride Celal’in öyküsünden Macit Koper’in senaryolaştırdığı “Ada”; bir kadınla bir erkeğin içinde bulundukları durumu düz ama duygusal tonu etkili olan bir sinemayla anlatır. “Ada” üstadın büyük bir olgunluk döneminde olduğunu göstermektedir ama filmi tamamlayamadan hayata ve sinemaya, İstanbul’da veda eder. “Ada”yı kızı Dilek (Günaltay) ve kuzeni Metin Duru bitirir.